2 Mart 2010 Salı

BUYRUN, NASIL YARDIMCI OLABİLİRİM? KAFANIZA KUŞ KONDURMAMI DA İSTER MİSİNİZ??


ÖZÜR:

Gece dışarı çıkılan insanlar genelde ikiye ayrılır:
Çalışanlar ve çalışmayanlar.

Ben de bu hususu göze alarak, hayatıma sadece öğrenci olarak devam etmek istememe kararı aldığımdan beri, itiraf etmem gereken bir şey olduğuna karar verdim. Eve gidip bi an önce uyumak isteyen "çalışan" arkadaşlarımdan; en başta onları yaşlı, isteksiz, mızıkçı ve huysuz olmakla suçladığım için özür dileyerek başlamak istiyorum.

Çünkü hemen her akşam billur tuz ve leğen eşliğinde ayaklarımın sancısını dindirmeye çalışıyorum.

Dışarı adımımı, gitmek durumunda olduğum mevkiler haricinde;
bir tek tuzlu çekirdek almak için bakkala atıyorum.

Rüyamda nemrut kadınlara şapka, nevresim takımı ve bardak seti satmaya uğraşıyorum.

Ve 2 satır yazıcak zamanı bile bulamamak bir yana, arada zorunlu ihtiyaçlarımı ertelemek durumunda bile kalıyorum.

PAZARLAMA DÜNYA'M:


Yurdumuzda "aman çoçuğuuum, sen aklını başka şeye yorma, bitir güzel güzel okulunu" başlıklı hareketten yola çıkılarak, "iş" denen şeyi, üniversitenin sonrasına aktaran muhteşem mantaliteyi çöpe atarak; hayatım için güzel bişey yaptım ve hizmet sektöründe ben de yerimi aldım!

Parlayan gülümsemem ve "ben de bundan aldım, o kadar memnunum ki" biçiminde fişteklerle, tatlı tatlı satış elemanı oldum!

Tabii şişko bir teyzeye ona hiç yakışmayan o ceketi yalan söyleyerek asla satabiliceğimi düşünmüyorum vicdanımın sesini dinlediğimde ama, yine de genelde gıcık olunan o ibareyi ben de söylememiş sayılmam: "Ben kendim şahsen bizzat kullanıyorum bu ürünü, hiç bi sıkıntı yaşamadım.. Anneme de aldım hatta bi tane! Alın bakın, çok memnun kalıcaksınız..."

Yapıcak bişey yok.
Ne kadar network, o kadar köfte...
Faking marketink vörld....

ÖLÜMÜNE PAYLAŞILASI DİOLOGLAR:

Bir kısım insan için zamanımı gereksiz, kendi alanımla alakası olmayan ve sebepsiz yere deli gibi yorulduğum bir yerde harcasam da (!) , hemen her yemek aramda kağıtlara karaladığım karakter analizlerinden bir roman yazıcağım kanısındayım ben. Bu öyle birşey ki; hayatınız boyunca her ne kadar alışveriş merkezlerinde tuvalet temizleyen teyzelere iyi davranmış, efendime söyliyim giyim mağazalarında çalışan personele özenle yaklaşmış olsanız da; kasanın diğer tarafından görünen manzara oldukça farklı. Örneğin komik olaylara, insan gibi tepki verip haldır haldır gülebilmek yerine, en kısa yoldan depoya ulaşıp, 2 saniyecik kopabiliyosunuz ne yazık ki...

Geçen gün mağazaya gelip beni ardı ardına bombardımana tutan bir grup günden çıkmış kadın güruhu ile yaşadıklarım sonucunda, içimde yaşattığım mizahi çorap cini ve fillerim yüzünden işten atılabilirdim mesela.

Arka arkaya duyduğum diologlar aynen şöyleydi:

Müşteri#1 : Bakar mısınıııızz? Bunların şimol bedenlerinden kalmadı mı?

Ben: ??? şimol ???

Müşteri#2: Pardooooooğğn.. Şu geçen günkü takı şemşiyelerinizden var mı?

Ben: Takı? Şemşiye? Hı.. Onlardan kalmadı hanımefendi...

Müşteri#3: Ay bi baksana güzeliiiim... Yaaağğğ şu çocuk botlarının 12 yaş için olanı yok mu? Bizimkinin AYAKLARI BİRAZ ETLİ DE, olmadı bu...
Ben: !!!!!!! ETLİ AYAK MI? (dehşete kapıl, depoya kaç)

Müşteri#4: (2 gündür gelip gelip Uludağ'a gidiceğini söyleyerek bütün kayak giysilerini denemiş olmasına rağmen...)

-Baksana... Bu SINAVBORT pantolonlarının daha renklisi yok mu? Bu çok kahverengi de...

Ben: (O an itibariyle yeşil renk suratımla.. elbet içimden) Peki ben sizin yüzünüze kussam, kahverengiyle hoş bi ahenk oluşturmaz mı?


YASAKLAR LİSTESİ:

Artık "kapitalist düzen.. hede hödö..." diye başlayan her yazıyı okumadan kenara koyduğumuzu ve içinde bulunduğumuz bu koca dünyayı "sistemin çarklarında nasıl da ezliyoruz.. " diye betimlediğimiz lirik girişimlerden uzak durduğumuzu varsayarak , "insan" denen çok hücreliyi yerinde ve zamanında inceleme fırsatı veren sevgili işverenim tchiboya teşekkürü bir borç bilirim.

-oturmak
-yaslanmak
-kaykılmak
-telefonla konuşmak
-eğri durmak
-büğrü durmak
-ortalık bomboşsa öylece durmak
-sana bi bok parçasıymışsın gibi davranma haddini kendinde bulan mikro-beyinli müşteriye çemkirmek
-aynı müşteri sırf senin çalıştığın yerden parasıyla çorap satın alıyor diye seni de promosyon ürünü olarak torbasına atabileceğini düşündüğü için, o torbayı onun kafasına geçirmek,

-10 kolun, 58 gözün, 93 adet duyu organın olduğunu sanan insanların sabırsızlığı karşısında, elindeki kaynar sütü onların üstüne olduğu gibi boca etmek falan yasak mesela.


Bunca yasağın arasında neyi ne için yaptığını düşünecek fırsatı yaratmamak, 2 saat tuvalete gidememekten daha vahim ama.

Öyle ki, birilerine tahammül etmeyi öğrenmek falan da değil bütün mesele.

3. boyutu önce anlama; sonra anlatmaya çalışmak dümdüz bir platformun üzerinde.

BİRAZ DA ŞİİR KÖŞESİ:

HER ŞEY SİZİN İÇİN.

SİZ DEĞERLİ MÜŞTERİLERİMİZİN MEMNUNİYETİ İÇİN.
UYGUN FİYATLAR, EKONOMİK MENÜLER...
VE HER SABAH TAZE KAHVENİZ;
DAHA AÇIK OLSUN DİYE ZİHİNLERİNİZ!

MAKARNANIZ, SALATANIZ, ÇORBANIZ;
3'Ü Bİ YERDE,
SMALL, MEDIUM, LARGE;
RENK RENK, HER BEDENDE...
BİLİRSİNİZ, SINIR YOK HİZMET SEKTÖRÜNDE...

NE DE OLSA FAZLA SOĞUK PİKNİK YERLERİ,
ZERK ETMEYE NE HACET BÜNYEYE FAZLA OKSİJENİ?
ZAHMET ETMEYİN HİÇ,
YÜRÜR SİZİN İÇİN MERDİVENLER...
EVİNİZDEN FARKSIZDIR ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ....

...Diyerek hepinize ahenkli günler dilerim.

Gelin de kahve yapiyim bir de... Pek yeni, pek güzel şeyler öğrendim :)

KAPANIŞ:


Tanrı beni; fillerimin kapris küpü kadınlara püskürme ihtimalinden korusun, saklasın... Amen.

1 yorum:

  1. Gerek yeni duzenlemen,gerek yazıların ve gerekse cizimlerin hepsi birbirinden yaratıcı ve guzel olmuş.Yeni işini de kutluyorum.Hep barın arkasında kahve makinalarının arasında hayal ederdim kendimi...Birgun detaylı konusuruz umarım....sevgiyle kucaklıyorummmm tolu

    YanıtlaSil